Bakırköy. Kentin suyla buluşması
tarih. 2018
şehir. İstanbul
proje takımı. Elönü Mimarlık, Kemal Mete Şahin (Mimar), Tol Mimarlık
Elönü Mimarlık'ın belirtilen proje takımı ile birlikte 2018'de düzenlenen Bakırköy Kentin Suyla Buluşması Mimari Fikir Yarışması öneri projesidir.

Bakırköy'ün tarihine, İstanbul'un tarihi denilir. Belki bunun en büyük nedeni de, bu ilçenin Türkiye'nin her dönemine tanıklık etmiş olması ve bunun izlerinin hala günlük hayatımızda sürmesi... Türkiye'de ilk Bauhaus akımının temsilcisi uydu kent projesi Ataköy Siteleri, Türkiye'de ilk disiplinli at yarışlarıın yapıldığı Veliefendi Hipodromu, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Atatürk'e itafen yapılan Florya Deniz Köşkü, Bizans'tan günümüze kalmış Fil Damı adı verilen açık hava sarnıcı bulunuyordu.Cumhuriyet döneminin en önemli mimarlarından Sedad Hakkı Eldem'in tasarladığı Türkiye'deki ilk modern tekstil kuruluşu Sümerbank, Türkiye'nin ilk uluslararası havalimanı Atatürk Havalimanı'nın bu bölgede konuşlanması bölgeye aynı anda pek çok anlam yükledi. Türkiye'nin ilk alışveriş merkezi olan Galleria Ataköy'ün girişinde sahilde bulunuyor. Galleria, bugün neredeyse her ay açılan yeni alışveriş merkezlerinin ilk başlangıç noktası oldu. Bakırköy'ü iki yanından su kuşatır. Bunlardan biri, geçen yüzyılda Osmanlı'nın ünlü mesire yerlerinden biri olan Veliefendi Çayırı'nın yanı başından geçen Çırpıcı Deresi , öteki de Aya Mama Çayı'dır.

Türkiye’nin en büyük metropolü olan İstanbul’un kent kimliği ve kentin fizik-mekân oluşumunda karakteristik önem ve konuma sahip, bellek izleri güçlü parçalarından biri olan Bakırköy ilçesi E 5 karayolu ile Marmara Denizi arasında lineer bir şekilde konumlanmaktadır. Bakırköy Merkez, Yeşilyurt, Yeşilköy ve Florya ise merkezden batıya doğru Marmara Denizi boyunca uzanmaktadır. Geçmişte suya inen ve suya dayalı aktivitelerle kentle bütünleşen kıyının, Kennedy Caddesi ile kesilmesi suya dayalı kullanımların kent-kıyı arasındaki ilişki ve bu ilişkiye dayalı yaşamı ve kültürü ayakta tutmuştur. 1980’li yıllardan sonra değişen kente yönelik kullanımlar kıyıyı yerel kullanımdan kent ölçeğine taşırken, günümüzdeki gelişmelerle bu ulusal ve uluslararası ölçeğe taşınırken, kenti önce fiziksel sonrasında suya dayalı olmayan kullanımlarla parçalamış kent kıyıdan giderek uzaklaşırken, denize dayalı bir yaşam ve kültürü yok olmuştur. Bu bağlamlar doğrultusunda kent ve kıyısında yer alan katmanların aralanarak giderek kopan kent kıyı ilişkisinin yeniden kurgulanması, kent gerisinin suyla buluşması, kaybolan bir suyla yaşam ve buna dayalı bir kültürün yeniden oluşturulması, bir kentin suyla buluşmasının hikâyesinin yeniden yazılması için çalışmalar yapılarak gerekli görülen mimari yaklaşımlarla tasarım süreci başlamıştır.
Toplanmak, bireyin hareket özgürlüğünü kısıtlarken mekân oluşturma gücünü arttırır. Bir kaç kişi bir araya toplandığında bir mekân teşkil ederler. Amacı toplanmak olan insanların bu amaç için tasarlanmış ayrıca bir yere ıhtiyaç duymamaları bu tespit ile açıklanabilir mi bilmiyoruz; ancak gözlemler ve tahliller, soğuk günlerde bile banklarda buluşan, güzel havalarda çimenlere yayılan bir toplulukların, sadece toplanarak bile kendilerine gereken mekânı oluşturduklarını gösteriyor. Sosyal Sürdürülebilirlik, insanlar arasında sosyal etkileşimi arttıran iyi kurgulanmış ortamlar oluşturmak ve sağlıklı, konforlu, engelsiz ve görsel zenginlik sunan, estetik mekanlar oluşturmak.

TASARIM YAKLAŞIMI
Mekan ve insan arasındaki ilişkide; yapılan araştırmalarda görünen mekanın bir hak olduğu anlaşılmaktadır. Kentleşme ve çevre ilişkisi yaşanılan ortamın tamamı mekan olarak algılanmaktadır.Yaşama hakkı, eğitim hakkı, sosyal haklar gibi mekanda insan için en önemli haklardan biridir. Hayatımızı idame ettirdiğimiz konutlara bakış açımızı değiştirmeliyiz. Konut, sadece soğuktan ve yağışlardan koruyan barınaklar değildir.Barınmak konutun fonksiyonlarından sadece biridir.Yalnızca bu özelliğini göz önünde bulundurmak, çok sığ olur.Konutu çevresiyle ve diğer fonksiyonlarıyla bir bütün olarak ele almadığımız sürece “mekan –insan – mutluluk” üçlemesini tamamlamamış oluruz. İnsan sadece eğlenceler ile değil; konutları, şehirleri, kırsal alanları, insanlar arasındaki ilişkileri ile mutlu olabilir.Günümüz şehirleşme modelinde insanlar kendini mutlu ve özgür hissetmemektedir.Ayrıca betonlaşan yapıya da fazla güvenmediklerine göre, gelecek nesillerin güvende, üretken, özgür ve analitik düşünmelerine yaşadığı şehrin ve mekanın etkisi kaçınılmazdır. Modern mimarinin sorgulanmasının sebebi insanın ve toplumun yapısındaki değişimin etkisidir. Gelecek kuşaklar için yeni yaşam mekanları tasarlanırken bunlara dikkat edilmelidir. Mimar ve mimari; geleneğe, aile yaşantısına, sağlığa, hitap eden, insan merkezli mimari tasarımlar araştırılmalı. Doğal beslenme ve yaşam ancak mimari ile çözülür. “Doğayı izle ve tasarla ” kendi enerjisini üreten, az enerji tüketen, doğayı tahrip etmeyen, doğaya uyum sağlayan mekanlar tasarlanmalı. Mimar; kendini ayrıcalıklı kişi görüp mekanları tüketen, mimari tüketime destek veren bireyler olmaktan çok; halkı tanıyan, mimariyi sosyal sorunların çözümünde değer yargısı ile kabul eden yapıya dönmelidir.
Proje alanında yapılan yerinde incelemeler ve şartname ekinde yer alan analiz çalışmalarının incelenmesi sonucunda yarışma alanında düşüncemize göre, yarışma alanı karakteristik olarak üç ana bölgeye ayrılabilir:
Kent Merkezi; tarihi ve yeni kent merkezlerini birleştiren alan,
Kent Kalbi; ticaret, açık ve kapalı kamusal alanları barındıran alan,
Kent Meydanı; semt sosyo-kültürel birleşme noktası.
Geçmişte suya inen ve suya dayalı aktivitelerle kentle bütünleşen kıyının, Kennedy Caddesi ile kesilmesi kent gerisinin suyla buluşmasını engellediğinden tasarım sürecinde ilk fikir olarak. Kennedy Caddesindeki araç aksının mevcuttakine hale göre 4.50m eksi kota alınarak alt geçit oluşturulmuştur. Caddeden bütün bağlantıları kopararak trafik ve kirlilik gibi problemlri ortadan kaldırılmak hedeflenmiştir. Şemalarda da değinildiği üzere Kennedy Caddesi yaya öncelikli olarak kent-kıyı aksı rahatlığı oluşturulmuştur. Bu yaya aksından altgeçite, yani otobüs duraklarına vs. birimlere ulaşım da üst örtüde açılan yarıklarla sağlanmaktadır. Tasarım öncesinde kullanılan sert ve düz zemin kıyı-semt arasındaki kullanım rahatlığını kısıtlamaktaydı. Tasarımda düşünülen, biraz daha üçüncü boyutta hareketli ve yumaşak zemin tercihi ile istenilen sosyo – kültürel yani sosyal sürdürülebilir bir ortam oluşturulmasıdır. Ayrıca sahil hattında zeminin yükseltilmesi ve mevcuttaki ağaçların organizasyonu ile kent içerisine rüzgarın nüfuz etmesi, böylelikle kentin nefes alması sağlanmaya çalışılmıştır.
Kentsel gelişimde deniz kıyısı sosyo – kültürel ağırlıklı; rekreasyon, sportif ve yerel ticaret (balık pazarı, semt pazarı) ağırlıklı olarak işlevsel bölgelere ayrıştırılmıştır. Kıyı kültürel, sosyal (müze, kitaplık, araştırma merkezi, tiyatro, açık hava sineması, etkinlik alanları, forum alanları, sanat galerisi vs.) bir alandır. Kıyı, yaya ve yeşil sosyo – kültürel aks olarak kurgulanmıştır. Pazar Yeri, panayır alanı, kermes alanı, gezinti ve piknik alanları, balıkçı barınakları, balık pazarı, hobi parkları, amfi tiyatro, açık hava sineması gibi ağırlıklı olarak rekreatif, sportif ve sosyal bir yeşil aks olarak tasarlanmıştır. Her bir birim kent içinde geçmişten günümüze mimari ve sosyo-kültürel yapılara, kıyı ile kent kopukluğuna atıfta bulunularak tasarımlar düşünülmüştür. Örneğin; Fil Damı adı verilen açık hava sarnıcına atıfda bulunularak bir etkinlik ve sergi alanı, Bakırköy Merkez ve Havalimanına kıyı şeridine meydan ve toplanma alanı olarak pavilion, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesine tasarımda su kullanımı, Galleria Alışveriş Merkezine yöresel ve tarihi pasaj oluşturulması gibi tasarımlar üzerinde çalışılmıştır.